17 Nisan 2010 Cumartesi

AKARSUYUN TİMSAHLARI

Falanpaşa bir nehir içinde kırk  timsah var
Bunların kitabında ne insaf ne günah var

Göç vakti bu ırmaktan geçer yüzlerce ceylan
İçleri kıpır kıpır yüzlerinde heyecan

Ne ümit etmişlerdi neler beklemişlerdi
Sıra ile karşıya geçmek istemişlerdi

Hangi otlar lezzetli hangisi bereketli
Hepsini öğrenecek bu ne kadar kıymetli

Sevincinden uçacak yüzü neşe saçacak
Dişleri hissedince duvarlardan kaçacak

Timsahları görmüştü sudan korktu geçmedi
Bilgiye susamıştı timsah vardı içmedi

Anne ceylan yavruya hadi durma geç dedi
Bu su irfan yoludur kendine yol seç dedi

Eğer burdan geçmezsen otlağa gidemezsin
Yavrunu bu çayırda güvenle güdemezsin

Anne suda timsah var başka bir yol yok mudur
Isırılmak istemem  bu isteğim çok mudur

Baksana sen şuraya dişleri kanlı kanlı
O sularda yaşamaz onlardan başka canlı

Evlâdım ben yıllardır bu suyu aşıyorum
Yavrucakları burdan  yıllardır taşıyorum

Şimdi sıra sendedir korkmana hiç gerek yok
Senin gibi ceylanlar bu kirli suda pek çok

Geçer isen karşıya kendin otlayacaksın
Her tarafta yiyecek ottan çatlayacaksın

Timsahlara hiç kızma onlar ders veriyorlar
Belgeselle hayatı önüne seriyorlar

Ama anne timsahlar bize ders anlatmıyor
Bizleri yemek için "okursa" gelsin diyor

Yanlışın var evladım derstir timsahın ağzı
Bilirsen dişlerini görmezsin o boğazı

Timsahlar geçirmiyor nehirin karşısına
Öküz et verdi geçti otlaklar çarşısına

Bu sular neden kirli diye kendime sordum
Rüşvetçinin pisliği bulaşır biliyordum

Paran varsa geçersin sen bu ırmaktan kardeş
Çalışmak nâfiledir geçişler olmaz beleş!

Hiç yorum yok: