Falanpaşa bir nehir içinde kırk timsah var
Bunların kitabında ne insaf ne günah var
Göç vakti bu ırmaktan geçer yüzlerce ceylan
İçleri kıpır kıpır yüzlerinde heyecan
Ne ümit etmişlerdi neler beklemişlerdi
Sıra ile karşıya geçmek istemişlerdi
Hangi otlar lezzetli hangisi bereketli
Hepsini öğrenecek bu ne kadar kıymetli
Sevincinden uçacak yüzü neşe saçacak
Dişleri hissedince duvarlardan kaçacak
Timsahları görmüştü sudan korktu geçmedi
Bilgiye susamıştı timsah vardı içmedi
Anne ceylan yavruya hadi durma geç dedi
Bu su irfan yoludur kendine yol seç dedi
Eğer burdan geçmezsen otlağa gidemezsin
Yavrunu bu çayırda güvenle güdemezsin
Anne suda timsah var başka bir yol yok mudur
Isırılmak istemem bu isteğim çok mudur
Baksana sen şuraya dişleri kanlı kanlı
O sularda yaşamaz onlardan başka canlı
Evlâdım ben yıllardır bu suyu aşıyorum
Yavrucakları burdan yıllardır taşıyorum
Şimdi sıra sendedir korkmana hiç gerek yok
Senin gibi ceylanlar bu kirli suda pek çok
Geçer isen karşıya kendin otlayacaksın
Her tarafta yiyecek ottan çatlayacaksın
Timsahlara hiç kızma onlar ders veriyorlar
Belgeselle hayatı önüne seriyorlar
Ama anne timsahlar bize ders anlatmıyor
Bizleri yemek için "okursa" gelsin diyor
Yanlışın var evladım derstir timsahın ağzı
Bilirsen dişlerini görmezsin o boğazı
Timsahlar geçirmiyor nehirin karşısına
Öküz et verdi geçti otlaklar çarşısına
Bu sular neden kirli diye kendime sordum
Rüşvetçinin pisliği bulaşır biliyordum
Paran varsa geçersin sen bu ırmaktan kardeş
Çalışmak nâfiledir geçişler olmaz beleş!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder