13 Mart 2010 Cumartesi

RÜŞVETÇİLERİN AZİZ RUHUNA(!)

Bu manzûmeden anlatılanların hepsi bir hayâl mahsulüdür. Hiçbir gerçeklik payı yoktur.
Bu sözler 18.yüzyılda yaşadığı hayâl edilen ZEBÂNÎ isimli bir şairin ağzından yazılmıştır.
Bu manzumede hiçbir özel, tüzel ve "güzel" bir kişi ya da kurum muhatap olarak alınmamıştır.
Kimsenin manzumeme yorum yazmasını istemiyorum. Yorum yazana da bir şey diyemem. Kendisinin bileceği iştir.




Adam olan insanda hayâ olur, ar olur;
Bir kişi nâmusuyla, şerefiyle var olur.

Öğretmenlik bir meslek; bu, gözlerde bir makam
Mevkiini kullanmaz haysiyetli bir "adam."

Ne bir isim söyledim ne kimseyi zikrettim;
Rüşvet almadığıma yüz bin kere şükrettim!

Kızgınlığım rüşvete, sözlerim rüşvetçiye;
Üstüne alınırsın, anlamadım ne diye?

"Bal tutan parmağını yalamasın." diyorum;
Ben bunu ta ezelden beri hep söylüyorum!

Ne var bunda kızacak, sebep ne köpürmeye?
Söyleyin karşı koymak yanlış mı sömürmeye?

Ben adâlet diyorum, sen rezâlet diyorsun;
Ben hakkımı ararken, sen durmadan yiyorsun!

Siyasi kulis yapıp sağda solda atarsın;
Şu böyle böyle deyip her fırsatta çatarsın.

"Hakkımız verilmiyor." diye atıp tutarsın;
Garibanın hakkını happur huppur yutarsın!

"Grev yapalım dersin, meydanlarda yatalım;
Hakkımızı arayıp hep beraber çatalım(!)"

Hakkın da hukukun da lafını hiç etmeyin;
Hakkını arayanın adını kirletmeyin!

"Rüşvete karşı çıkmak ülkeyi bölmek imiş."
Leş kargasının işi bu söze gülmek imiş.

Konuş yavrum, sen konuş;rüşvet hakkımızdır de
Harama alışmışsın ne kadar "çok" yersen ye!

Tacizciyle rüşvetçi her yerde el eledir;
Yedikleri bir gider bu dünya hep böyledir!

Tacizciler utanmaz her zaman diktir başı;
Onun o pis suratı kırk yıllık helâ taşı!

Ne bir damla su görmüş ne de sifon çekilmiş;
Çünkü bir ömür boyu o durmadan "çok" yemiş!



Namusluyu hiç sevmez Zübük oğlu Zübükler
Şerefsizliği şeref sayar iğrenç dümbükler

Aziz Nesin görseydi vazgeçerdi yazmaktan
Kalemini kırardı kendisine kızmaktan

Sizden haberdar olsa Zübük-zâde İbrahim;
Kahrından şöyle derdi:"Ben rüşvetçi değilim!"

"Rolüm gereği bile ben o kadar yemedim;
Böyle rüşvet yemeyi hiç hayâl edemedim."

Rahmetli Kemal Sunal, size ne derdi mâlum;
"Eşşeğe selam edin, ona kurbân olurum."

Ey büyük heccâv Nef'î deniz suyun bol olsun
Şunlara bir küfret ki cehenneme yol olsun!

Ey kılıç dilli Eşref, gelip gör arsızları;
Sözlerinle doğrardın şerefsiz hırsızları!

Ey Neyzen neyin sussun sen konuş durma küfret!
Neyin varsa hep sakla, çalarlar çekme zahmet!

Ey Zihnî gülme yine, suratın asık dursun!
Hayırsız hırsız yine çalıp çalıp kudursun!

"Dünya, böyle alçaklık görmemiştir mâzide
Ne Cengiz'de bu vahşet ne de vardır Nazi'de!

Sırtlanlar hiçbir zaman karnı tokken saldırmaz;
Ama bunlar aç gözlü, fakir der de aldırmaz!

Avı yakalayınca hemen cebe saldırır;
Şerit gibi dilini yırtık cebe daldırır.

Ne çıkarsa kâr olur hemen dilini sallar;
Dokonduğu her şeyi siler süpürür yalar!

İz bırakmaz ardında, minareyi çalmıştır,
Ama yüz bin garibin ahlarını almıştır!

Bütün ahlar çığ gibi yuvarlansın çok olsun!
Sahtekârlar altında kalıp kalıp yok olsun!



Öğrenciyi av görüp onu çiğ çiğ yiyene!
"Kursuma gelmeyenler hiç geçemez." diyene!

Mesleğimi ayaklar altına düşürene!
Öğrenci esnsesinde hep boza pişirene!

Öğrenciyi, veliyi bankamatik görene!
Garipten çaldığıyla gidip keyif sürene!

Gençleri para için tehditlerle ezene!
Fakirin parasıyla belde belde gezene!

Yola düşmek yoluyla öğrenciyi yolana!
Kitap satan kitapsız falana da filana!

Ana avrat sövsem az, bunu herkes işitsin!
Yaradan, semâlardan başınıza "iş etsin!"

Her hakkı şahsıma aittir. Nâmussuzların aleyhime delil olarak kullanması ve dosyalaması için müsâde verebilirim.

Hiç yorum yok: