Okul açılmıştı daha ilk gündü
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
O tehdidi duymuş çok şaşırmıştım
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
Tanışalım dedim vakit çok dedi
Gelenektir dedim gerek yok dedi
İznim yok konuşma ulan bok dedi
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
Âcil bir yazılı kazık on soru
Yazıktır bizlere boru mu boru
Bastırıp parayı kendini koru
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
İki gün içinde aldık on sıfır
Almakta hünerli vermekte kısır
Birçoğu korkudan aklı sıyırır
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
İt ulur cinsini bulur demişler
Kuruşa tav olup olur demişler
Bana ne haysiyet onur demişler
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
Sınıfa giriyor ağzında küfür
Hep cak cak konuşur sonra üfürür
Beterin beteri vardır çok şükür
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
Telefonla arar pazarlık yapar
Sıfırı olandan mangırı kapar
Şeref onur yok ki paraya tapar
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
İşler iyi gitti yükseldi borsa
Üç büyükler değil şampiyon Bursa
Geçebilmek için sen de gel kursa
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
Arkadaşız bizler hep rüşvet yeriz
Meyhanede yeriz rakı içeriz
Zevk ü sefâ için size ne deriz
Kursuma gelmeyen sınıf geçemez
6 Haziran 2010 Pazar
YORDAM DÜŞMANI RÜŞVETÇİLER
YORDAM’A İFTİRA ATAN RÜŞVETÇİLERE
Yordam için öğretmen görünümlü bir tüccar
Zorla satıldığını söylemiş o sahtekâr
Öğrencilerden zorla beşer lira alınmış
Onların iftirası kulaklara çalınmış
Kendi hırsızlığını başkasında görüyor
İftira atıp bu hırsız sonra keyif sürüyor
Hakkı haykırdı durdu fikri coşturdu Yordam
Adileri bir yere hemen koşturdu Yordam
Bütün namussuzların pis içleri fesattır
Hortumcu hırsızların pis işleri kesattır
Yordam doğruluk dedi olunuz dürüst dedi
Rüşvet iğrenç deyince diğerleri höst dedi
Yordam edebiyattır Yordam kültür sanattır
Öküz saman zanneder korkağa çatapattır
Yordamın yazıları korkuyor bazıları
Öyle koşturdular ki geçtiler tazıları
Yordam’a hiç beş lira vermiş bir kişi var mı
Yoksa iftira atan rüşvetçi alçaklar mı
Eğitimi bırakıp hep siyaset yaptınız
Gece gündüz paraya üç kuruşa taptınız
Sabah akşam çalıştı topladı yazı şiir
Uyuşuk zihinlerde oluşturdu bin fikir
Yazmak için düşündük hayâlleri zorladık
Biz yazı dünyasının çevresinde turladık
Ne boş bir yazı vardır ne gereksiz bir satır
Ama görmek istemez bunu inatçı katır
Rüşvet alan elbette iftira da atacak
Sömürdüğü paranın üzerine yatacak
Adaletin hukukun bizler bayraktarıyız
Yordam’ın dürüstlüğü hortumcuya batacak
Yordam için öğretmen görünümlü bir tüccar
Zorla satıldığını söylemiş o sahtekâr
Öğrencilerden zorla beşer lira alınmış
Onların iftirası kulaklara çalınmış
Kendi hırsızlığını başkasında görüyor
İftira atıp bu hırsız sonra keyif sürüyor
Hakkı haykırdı durdu fikri coşturdu Yordam
Adileri bir yere hemen koşturdu Yordam
Bütün namussuzların pis içleri fesattır
Hortumcu hırsızların pis işleri kesattır
Yordam doğruluk dedi olunuz dürüst dedi
Rüşvet iğrenç deyince diğerleri höst dedi
Yordam edebiyattır Yordam kültür sanattır
Öküz saman zanneder korkağa çatapattır
Yordamın yazıları korkuyor bazıları
Öyle koşturdular ki geçtiler tazıları
Yordam’a hiç beş lira vermiş bir kişi var mı
Yoksa iftira atan rüşvetçi alçaklar mı
Eğitimi bırakıp hep siyaset yaptınız
Gece gündüz paraya üç kuruşa taptınız
Sabah akşam çalıştı topladı yazı şiir
Uyuşuk zihinlerde oluşturdu bin fikir
Yazmak için düşündük hayâlleri zorladık
Biz yazı dünyasının çevresinde turladık
Ne boş bir yazı vardır ne gereksiz bir satır
Ama görmek istemez bunu inatçı katır
Rüşvet alan elbette iftira da atacak
Sömürdüğü paranın üzerine yatacak
Adaletin hukukun bizler bayraktarıyız
Yordam’ın dürüstlüğü hortumcuya batacak
5 Haziran 2010 Cumartesi
ÜÇ BEŞ CAHİLE CEVAP
İki üç câhil kişi bana bir çok laf atmış
Onlarınki yüz değil kapkara bir suratmış
Yüzlerini boyayıp gözleri boyadılar
O sıfatsız suratlar karaları kapatmış
Şu surata bir bakın hiç masraf yapılır mı
Öğrencilerden çalıp kuaföre boşaltmış
Lâğım kazması dişler saçlar helâ fırçası
Ne kadar ıkınmış da bu lafları patlatmış
Haksızlığa karşıyım diye bana düşmandır
Rüşvetçiye destekçi hırsıza avukatmış
Davut Paşa kabrinden teftiş etmeye kalksa
Tebrik bizim hakkımız onlarınki tokatmış
Zarar etsem de yine ben vazgeçtim gitmekten
Bu karar nâmussuza rüşvetçiye inatmış
Kelimeyle oynarken düşüp altında kalmış
Câhil hav hav demeyi sanar edebiyatmış
Kurs’a zorlayacaksın pazarlık yapacaksın
Karşı çıkarsan eğer senin adın fesatmış
Dağlar rüşvetçi olsa hak adına oyarım
Şimdi aşk şurda kalsın onu yapan Ferhat’mış
İnsanda gurur olur şeref haysiyet olur
Çıkar yol yok kendini menfaat için satmış
Açık açık söylüyor kursuma gelen geçer
Artırdı öğrenciyi okul değil mezatmış
Dürüstlükten dem vurma deme doğrudan bir şey
Gözünü kulağını hakikâte kapatmış
Namusluya muhalif çünkü çıkara karşı
Namussuza gülümser dürüstlere kaş çatmış
İsrail’in zulmünü geçti sizin zulmünüz
Bu okul gemisini rüşvetçiler kuşatmış
Sanki Kurtlar Vadisi dövermiş biri beni
Ben figüran o herif kabadayı Polat’mış
Dünya malına düşkün düşkün dünya malına
Onların işi üç beş kuruşa sadâkatmış
Dünyayı yeseler de aç gözlüler doyar mı
Gözleri açık gider her şeyleri hayatmış
İnsanlar namusludur ya da namussuz olur
Dîni mezhebi fikri hepsi teferruatmış
İstemez misin Ömer dünyâ onların olsun
Âhiret bizim deyip sözü burda kapatmış
Onlarınki yüz değil kapkara bir suratmış
Yüzlerini boyayıp gözleri boyadılar
O sıfatsız suratlar karaları kapatmış
Şu surata bir bakın hiç masraf yapılır mı
Öğrencilerden çalıp kuaföre boşaltmış
Lâğım kazması dişler saçlar helâ fırçası
Ne kadar ıkınmış da bu lafları patlatmış
Haksızlığa karşıyım diye bana düşmandır
Rüşvetçiye destekçi hırsıza avukatmış
Davut Paşa kabrinden teftiş etmeye kalksa
Tebrik bizim hakkımız onlarınki tokatmış
Zarar etsem de yine ben vazgeçtim gitmekten
Bu karar nâmussuza rüşvetçiye inatmış
Kelimeyle oynarken düşüp altında kalmış
Câhil hav hav demeyi sanar edebiyatmış
Kurs’a zorlayacaksın pazarlık yapacaksın
Karşı çıkarsan eğer senin adın fesatmış
Dağlar rüşvetçi olsa hak adına oyarım
Şimdi aşk şurda kalsın onu yapan Ferhat’mış
İnsanda gurur olur şeref haysiyet olur
Çıkar yol yok kendini menfaat için satmış
Açık açık söylüyor kursuma gelen geçer
Artırdı öğrenciyi okul değil mezatmış
Dürüstlükten dem vurma deme doğrudan bir şey
Gözünü kulağını hakikâte kapatmış
Namusluya muhalif çünkü çıkara karşı
Namussuza gülümser dürüstlere kaş çatmış
İsrail’in zulmünü geçti sizin zulmünüz
Bu okul gemisini rüşvetçiler kuşatmış
Sanki Kurtlar Vadisi dövermiş biri beni
Ben figüran o herif kabadayı Polat’mış
Dünya malına düşkün düşkün dünya malına
Onların işi üç beş kuruşa sadâkatmış
Dünyayı yeseler de aç gözlüler doyar mı
Gözleri açık gider her şeyleri hayatmış
İnsanlar namusludur ya da namussuz olur
Dîni mezhebi fikri hepsi teferruatmış
İstemez misin Ömer dünyâ onların olsun
Âhiret bizim deyip sözü burda kapatmış
RÜŞVETÇİ DESTEKÇİLERİNE CEVAP
Girdiği sınıflarda öğretmen masasının üstüne oturup manitasıyla mesajlaşmaktan başka bir şey yapmayan, öğrencileriyle duygu bağı nedir bilmesi mümkün olmayan hanım değil bir “bayan” benim okuldan gitmeyişim hakkında romantik uyuzlarını fırçalamak için ileri geri birkaç laf etmiş, daha doğrusu halt etmiş. Sizler tarafından övülmek benim için kahrolmak demektir. Size çok teşekkür ediyorum, beni kendinizden ayırdınız, beni dürüst olmayanlar sınıfına katmayarak ilk defa doğru bir şey yaptınız. Beni kendiniz gibi görmeyerek dürüstlüğümü bir kere daha onaylamış oldunuz. Sizler bana bu yazıları yazarak rüşvetçilerden, hırsızlardan, namussuzlardan olmadığımı dürüst olmayanların gözüyle göstermiş oldunuz. Tekrar teşekkür ederim.
Körle yatan, şaşı kalkar. Bozacının şahidi, şıracı. İsin yanına varan, is; misin yanına varan, mis kokar. Sizler de aynı savunduğunuz kişiler gibi kokuyorsunuz. İstediğiniz kadar parfüm, deodorant kullanın sizler de rüşvet kokuyorsunuz!
“Eşşek”arılarının kovanına çomak soktuk, elbette rahatsız olacaklar. Seviniyorum ki dürüst olmayanlar bizi sevmiyor. O kadar mesûdum ki öğrenciyi kazıklanacak müşteri olarak görenler bizden hoşlanmıyor. O kadar mutluyum ki beş kuruşa, olmayan şerefini, haysiyetini, onurunu satanlar bizden nefret ediyor. Eğri yay elde tutulur, doğru ok uzaklara atılır… Atın bizi uzaklara, atın!
Ben Davutpaşa Lisesi mezunuyum, okulumu seviyorum, öğrencilerimi seviyorum sizler gibi başka şeylerin peşinde değilim. Birisi 500 yıllık okul demiş. Sizler 500 yıllık okulu 5 kuruşa sattınız. Hâlâ utanmadan konuşuyorsunuz. Sizler okulları değil, ticarethaneye çevirdiğiniz okulları seviyorsunuz.
Sizin cinsiniz, sadece menfaatinin peşinden koşar. Sizler öğrenciyi değil, onların paralarını seversiniz.
Bir başkası da sonradan geldi, birilerine oyuncak oldu. Sen şuraya git, “Emredersiniz!” Orada bizim dediklerimizi de. “Baş üstüne!” Onlar ne söyledi bize söyle. “Emriniz olur!” Onlar rüşvet almazlar, onlardan uzak dur. “ Şüpheniz olmasın efendim!” O da aynen öyle kul köle oldu onlara. Oyuncak bebek gibi, nereye çevrilirse oraya dönüyor. Acıyorum; bir rüşvet şebekesinin içinde top gibi oradan oraya yuvarlanıyor. Yazık!
Bir başkası da destek çıkmış ablasına. O da öğrenciyi para olarak görenlerden. Nasıl olmasını beklerdin ki? Hesabı da kuvvetliymiş ablası! Bana olan husumeti nereden kaynaklanıyor? Rüşvetçilere karşı olduğum için mi? Sizi rahatsız eden ne? Yoksa sizde mi onlardansınız? Birbirinizi ısırmadığınıza göre ne diyeyim?
Ben okuldan gitmeye kararlıydım. Geçen sene dilekçemi vermiştim. Arkadaşlarımın baskıları ve ricaları dilekçemi geri almama sebep oldu. Onların hatırına göz zevkimi bozmaya razı oldum. Bu sene de mide bulandıracak çok şey gördüm. Yine gitmek istedim, bu sefer hem öğretmenler hem de öğrencilerden çok baskı gördüm. Gideceğim diye ağlayan öğrenciler oldu. Bu kadar rica üzerine gitmek vicdan ve insaf sahibi olarak bize yakışmazdı. Hem birilerine meydanı boş bırakmamak için de gitmekten vazgeçtim. Birileri ben gideceğim diye ümitlenmiş, sevinmiş, zil takıp oynamış kimileri de kına yakmaya hazırlanmış. Gitmiyorum ulan!
Hanımefendi değil “bayan”, eğitim işi öğretmen masasında oturup sevgiline mesaj atmak, öğrencileri entrikayla kursa almak ve dürüst insanlara iftira atıp düşmanlık beslemek değildir. Bu iş gönül işidir. Size yabancı bir kelime ama işte böyle! Bu iş gönülsüz yapılmaz, yapılamaz! Mukaddes meslek diye anılan öğretmenliği cep uyuzu geçiren üç beş sahtekâr yüzünden rüşvetçilikle eşdeğer gösterenlerin her zaman yanında bulundunuz, bulunmaya da uzaklardan destek vermeye devam ediyorsunuz. Farklı bir şey de beklemezdim zaten!
Derslerde elinden cep telefonunu düşürmeyip sınıfı manitayla mesajlaşma salonu haline getiren kişi, kelimelerin yetmez. Sen kes yapıştır bir mesajdan ibaretsin!
Şükürler olsun ki dürüst olmayanlar benden nefret ediyor! İsrailli Siyonist caniler gibi yaptıklarının yanlarına kâr olarak kalmasını isteyenlerle mücadele etmeye devam edeceğim.
Körle yatan, şaşı kalkar. Bozacının şahidi, şıracı. İsin yanına varan, is; misin yanına varan, mis kokar. Sizler de aynı savunduğunuz kişiler gibi kokuyorsunuz. İstediğiniz kadar parfüm, deodorant kullanın sizler de rüşvet kokuyorsunuz!
“Eşşek”arılarının kovanına çomak soktuk, elbette rahatsız olacaklar. Seviniyorum ki dürüst olmayanlar bizi sevmiyor. O kadar mesûdum ki öğrenciyi kazıklanacak müşteri olarak görenler bizden hoşlanmıyor. O kadar mutluyum ki beş kuruşa, olmayan şerefini, haysiyetini, onurunu satanlar bizden nefret ediyor. Eğri yay elde tutulur, doğru ok uzaklara atılır… Atın bizi uzaklara, atın!
Ben Davutpaşa Lisesi mezunuyum, okulumu seviyorum, öğrencilerimi seviyorum sizler gibi başka şeylerin peşinde değilim. Birisi 500 yıllık okul demiş. Sizler 500 yıllık okulu 5 kuruşa sattınız. Hâlâ utanmadan konuşuyorsunuz. Sizler okulları değil, ticarethaneye çevirdiğiniz okulları seviyorsunuz.
Sizin cinsiniz, sadece menfaatinin peşinden koşar. Sizler öğrenciyi değil, onların paralarını seversiniz.
Bir başkası da sonradan geldi, birilerine oyuncak oldu. Sen şuraya git, “Emredersiniz!” Orada bizim dediklerimizi de. “Baş üstüne!” Onlar ne söyledi bize söyle. “Emriniz olur!” Onlar rüşvet almazlar, onlardan uzak dur. “ Şüpheniz olmasın efendim!” O da aynen öyle kul köle oldu onlara. Oyuncak bebek gibi, nereye çevrilirse oraya dönüyor. Acıyorum; bir rüşvet şebekesinin içinde top gibi oradan oraya yuvarlanıyor. Yazık!
Bir başkası da destek çıkmış ablasına. O da öğrenciyi para olarak görenlerden. Nasıl olmasını beklerdin ki? Hesabı da kuvvetliymiş ablası! Bana olan husumeti nereden kaynaklanıyor? Rüşvetçilere karşı olduğum için mi? Sizi rahatsız eden ne? Yoksa sizde mi onlardansınız? Birbirinizi ısırmadığınıza göre ne diyeyim?
Ben okuldan gitmeye kararlıydım. Geçen sene dilekçemi vermiştim. Arkadaşlarımın baskıları ve ricaları dilekçemi geri almama sebep oldu. Onların hatırına göz zevkimi bozmaya razı oldum. Bu sene de mide bulandıracak çok şey gördüm. Yine gitmek istedim, bu sefer hem öğretmenler hem de öğrencilerden çok baskı gördüm. Gideceğim diye ağlayan öğrenciler oldu. Bu kadar rica üzerine gitmek vicdan ve insaf sahibi olarak bize yakışmazdı. Hem birilerine meydanı boş bırakmamak için de gitmekten vazgeçtim. Birileri ben gideceğim diye ümitlenmiş, sevinmiş, zil takıp oynamış kimileri de kına yakmaya hazırlanmış. Gitmiyorum ulan!
Hanımefendi değil “bayan”, eğitim işi öğretmen masasında oturup sevgiline mesaj atmak, öğrencileri entrikayla kursa almak ve dürüst insanlara iftira atıp düşmanlık beslemek değildir. Bu iş gönül işidir. Size yabancı bir kelime ama işte böyle! Bu iş gönülsüz yapılmaz, yapılamaz! Mukaddes meslek diye anılan öğretmenliği cep uyuzu geçiren üç beş sahtekâr yüzünden rüşvetçilikle eşdeğer gösterenlerin her zaman yanında bulundunuz, bulunmaya da uzaklardan destek vermeye devam ediyorsunuz. Farklı bir şey de beklemezdim zaten!
Derslerde elinden cep telefonunu düşürmeyip sınıfı manitayla mesajlaşma salonu haline getiren kişi, kelimelerin yetmez. Sen kes yapıştır bir mesajdan ibaretsin!
Şükürler olsun ki dürüst olmayanlar benden nefret ediyor! İsrailli Siyonist caniler gibi yaptıklarının yanlarına kâr olarak kalmasını isteyenlerle mücadele etmeye devam edeceğim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)